türkiye’de kumar yargı yetkisi belgesi formu word 10

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Konsolide metin

(2) Menfaat temini konusunda anlaşmaya varılması halinde dahi, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur. (3) Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması halinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur. (1) Zimmet veya irtikap suçunun işlenmesine kasten göz yuman denetimle yükümlü kamu görevlisi, işlenen suçun müşterek faili olarak sorumlu tutulur. Zararına olarak işlenmesi hâlinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz. (2) Birinci fıkra hükümleri, fenni keşif ve buluşları veya sınai uygulamaya ilişkin bilgiler hakkında da uygulanır. (2) Fiil sonucu besin veya malların değerleri veya işçi ücretleri artıp eksildiği takdirde ceza yarısı oranında artırılır. (3) Edimin ifasına fesat karıştırma dolayısıyla menfaat temin eden görevli kişiler, ayrıca bu nedenle ilgili suç hükmüne göre cezalandırılırlar. (4) İhaleye fesat karıştırma dolayısıyla menfaat temin eden görevli kişiler, ayrıca bu nedenle ilgili suç hükmüne göre cezalandırılırlar. D) İhaleye katılmak isteyen veya katılan kişilerin ihale şartlarını ve özellikle fiyatı etkilemek için aralarında açık veya gizli anlaşma yapmaları. (2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı fiilinin diğer ülke açısından ithal olarak nitelendirilmesi dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın infaz edilen kısmı, Türkiye’de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılacak yargılama sonucunda hükmolunan cezadan mahsup edilir.

(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir. (7) Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, infaz hâkiminin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine infaz hâkimliğince karar verilir. (1) Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır. (2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır. (2) İradi olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz. (6) Geri verilmesi istenen kişi hakkında koruma tedbirlerine başvurulmasına, Türkiye’nin taraf olduğu ilgili uluslararası sözleşme hükümlerine göre karar verilebilir. (2) Suç, aşağı sınırı bir yıldan az hapis cezasını gerektirdiğinde yargılama yapılması zarar görenin veya yabancı hükûmetin şikayetine bağlıdır. Bu durumda şikayet, vatandaşın Türkiye’ye girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yapılmalıdır. (1) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar.

  • (2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  • Gelirkaydedilen kesin teminat yüklenicinin borcuna mahsup edilmez ve yüklenicilerkesin teminat için herhangi bir hak, bedel veya tazminat talebinde bulunamaz.
  • (1) Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.

Yüklenici ile sadece ihaleyekatılmış olan diğer isteklilerin aynı durumda olmamaları nedeniyle eşitlikkarşılaştırmasına tabi tutulamazlar. Üstelik belirtilen aşamalarda bulunantüm yüklenicilerin aynı hukuki kurallara tabi olacağı kuşkusuzdur. Haklarındaverilmiş yargı kararı bulunan yüklenicilerin dava konusu kurala tabi olacaklarıkuşkusuzdur. Yüklenici ile herhangi bir nedenle sözleşmenin yapılmaması ya dafeshedilmesi durumunda diğer istekliler ile aynı işlemler yapılabilecek veonların da aynı kurallara muhatap olabilecekleri açıktır. Dolayısıyla dava konusukuralın eşitlik ilkesine aykırılığından söz edilemez. Kuralda geçen “sözleşme eklerinin uygulanmasınıetkileyen sebeplerin ortaya çıkması” ya da “sözleşme ve eklerindekihükümlerin ihtilaf içermesi” ibarelerinin düzenlenme amacının, mücbirsebep ya da olağanüstü hal kavramlarının dışında zaman içerisindegerçekleşebilecek muhtemel sorunları çözerek sağlık hizmeti sunumunun sorunsuzdevamını sağlayarak ihtiyaçları karşılamak olduğu anlaşılmaktadır. KÖİmodelinin uygulandığı hastanelerde ne zaman, hangi alanlarda ya da hanginedenle ihtiyaç olacağının, bu ihtiyacın boyutunun ve ne zaman doğacağınınönceden kanunla belirlenmesi olanağı yoktur. Sağlık hizmetinin önemi, ivediliğive ertelenemez oluşu da dikkate alındığında bir an önce ihtiyaçlarıngiderilmesi gerektiği de açıktır. Mücbir sebepniteliği taşımayan ancak sağlık hizmetinin yerine getirilmesini zorlaştırannedenlerin gerçekleşebileceğinin önceden öngörülmesi mümkün olmadığından hastanelerdebulunması gereken yatak sayısını, tıbbi malzeme ihtiyacını belirlemek deolanaksızdır. Bunun yanında zaman içerisinde tıbbi teknolojinin değişmesive/veya gelişmesi yepyeni ihtiyaçlar ortaya çıkaracaktır.

7) 6428 sayılı Kanunun üst hakkı tesisine yönelik hükümleri ile iptaliistenen 4. Maddesinde yer verilen hukuk devleti ilkesinin altunsuru olan hukuk güvenliği, yalnızca hukuk düzeninin değil, aynı zamandabelirli sınırlar içinde, bütün devlet faaliyetlerinin, önceden öngörülebilirolmasını gerekli kılar. Hukuki güvenlik, sadece bireylerin devletfaaliyetlerine duyduğu güveni değil, aynı zamanda yürürlükteki hukuk düzenininsüreceğine duyulan güveni de içerir. Bu nedenle yürürlükte bulunan yasaldüzenlemelere göre verilmiş yargı kararlarını geçersiz kılan yasal düzenlemeleryapılması, hukuki güvenlik ilkesiyle bağdaşmadığı gibi düzenlemedenyararlanacak kişilerin tek tek belli olması kamu yararı ilkesiyle örtüşmemekteve ayrıca mahkemelerin somut olaylar hakkında vermiş olduğu kararların yasamaorganı tarafından değiştirilmesi sonucunu doğuracak yasal düzenlemeleryapılması Anayasa’nın 138. “Tabiîhâkim (doğal yargıç, kanunî, olağan hâkim)” ilkesi hakkında buraya kadaryapılan açıklamalardan sonra somut olayımıza baktığımızda, 6527 sayılı “BazıKanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un 17. Maddesine eklenen 15 inci fıkrasında yer alan düzenlemenin (yâni,5651 sayılı Kanunun 8. maddesine göre soruşturmaaşamasında verilen hâkim kararı ile 9 uncu ve 9/A maddesine göre verilen hâkimkararının birden fazla sulh ceza mahkemesi bulunan yerlerde Hâkimler veSavcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenen sulh ceza mahkemeleri tarafındanverilmesine ilişkin düzenlemenin) Anayasa’nın yukarıda atıf ve alıntı yaptığımız37. Maddesi hükmüne aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır. Kanaatimizce,getirilen bu düzenleme, aynı zamanda, erişimin engellenmesi kararlarınınverilmesi ve buna ilişkin iddiaların değerlendirilmesi konusunda bir alamda“özel yetkili mahkeme”ler ihdâs etmektedir. Oysa, bilindiği gibi, 6526 sayılıKanunla Türk Yargı Sisteminde “Özel Yetkili Mahkemeler” kaldırılmış olmakla,artık bu mahkemelerin hukuk düzenimizde yeri yoktur. Buna rağmen, dava konusukural ile, âdetâ, 5651 sayılı Kanunun 8., 9. Ve 9/A maddeleri ile bir nev’îyeni “Özel Yetkili Mahkemeler” kurulmaya ve hayata geçirilmeye çalışılmaktadır.Yakın bir geçmişte, 6526 sayılı Kanunla Özel Yetkili Mahkemelerin görevlerineson verilirken, şimdi, 6527 sayılı Kanunun 17. Maddesine eklenen onbeşinci fıkrasıyla -az yukarıda açıklandığı veçhile- biranlamda yeni özel yetkili mahkemeler vücûda getirilmesi, kanaatimizce, tam birçelişki mâhiyetindedir.

(7) Geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi halinde, ayrıca Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre tutuklama kararı verilebilir veya diğer koruma tedbirlerine başvurulabilir. (1) Türkiye’de işlediği suçtan dolayı yabancı ülkede hakkında hüküm verilmiş olan kimse, Türkiye’de yeniden yargılanır. (4) Geçici veya süreli kanunların, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar hakkında uygulanmasına devam edilir. (3) Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır. Kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla elde edilmesi, kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hâle getirilmesi, sınıflandırılması ya da kullanılmasının engellenmesi gibi veriler üzerinde gerçekleştirilen her türlü işlemdir. Kişisel veri tanımından anlaşılabileceği üzere Kanun’un koruması ancak gerçek kişiye ilişkparibahis ve bu kişi “ilgili kişi” olarak tanımlanmaktadır. Kişisel verilerin, başka verilerle eşleştirilerek dahi hiçbir surette kimliği belirli veya belirlenebilir bir gerçek kişiyle ilişkilendirilemeyecek hale getirilmesidir. KVK Kanunu ve ikincil düzenlemelerde yer alan tanımlar ayrıca bu kısımda belirtilmemekte olup, bu Politika içerisinde ayrıca tanımlanmadığı sürece düzenlemelerde yer aldığı şekilde kullanılmaktadır. Yasal MevzuatYasal mevzuat, bilgi güvenliği konusunda yükümlülükler getirmektedir. Uyum sağlanması için gerekli takip ve düzenlemeler yapılacaktır.

(1) Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir. (1) İşçi ücretlerinin veya besin veya malların değerlerinin artıp eksilmesi sonucunu doğurabilecek bir şekilde ve bu maksatla yalan haber veya havadis yayan veya sair hileli yollara başvuran kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî para cezası verilir. (3) Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla hava ulaşım aracının hareket etmesini engelleyen veya bu aracı gitmekte olduğu yerden başka yere götüren kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Gerçeğe aykırı belge düzenleyen tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire veya diğer sağlık mesleği mensubu, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Düzenlenen belgenin kişiye haksız bir menfaat sağlaması ya da kamunun veya kişilerin zararına bir sonuç doğurucu nitelik taşıması halinde, resmi belgede sahtecilik hükümlerine göre cezaya hükmolunur. (2) Sahte olarak üretilmiş kıymetli damgayı bilerek kabul eden kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır. (2) Sahte parayı bilerek kabul eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır. (2) Telefon hatları ile frekanslarından veya elektromanyetik dalgalarla yapılan şifreli veya şifresiz yayınlardan sahibinin veya zilyedinin rızası olmadan yararlanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. (1) Kaybedilmiş olması nedeniyle malikinin zilyedliğinden çıkmış olan ya da hata sonucu ele geçirilen eşya üzerinde, iade etmeksizin veya yetkili mercileri durumdan haberdar etmeksizin, malik gibi tasarrufta bulunan kişi, şikayet üzerine, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. (1) Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

Leave a comment